TASARRUF SERVİSTEN OLMAZ!

---

02 Eylül 2024, Pazartesi

Demiryollarında toplu sözleşme kazanımı olarak yıllardır personele sağlanan servis hizmeti tasarruf tedbirleri genelgesiyle hukuksuz bir şekilde kaldırıldı. Bugün demiryolcular işe kendi imkânlarıyla geldiler.

Hukuksuz diyoruz; çünkü toplu sözleşme maddeleri kanun hükmündedir. Genelgeler yoluyla kanun hükmündeki bir düzenleme baypas edilemez. Koruyucu giyim yardımı ve fazla mesailer de aynı genelgeyle kısıTlandı.

Peki, bu işten ne kadar tasarruf sağlanacak? 

Daha fazla yakıt, zaman ve enerji harcanacak. Giden yine milli servetten gidecek.

Bu işin devlete sosyal maliyeti ne kadar olacak?

Cevapsız sorular uzar gider. Bu yanlıştan dönülmesi gerekir.

Tasarruf tedbirleri genelgesiyle ilgili açtığımız dava devam ediyor. Hem servis hizmeti hem de fazla mesailer ve koruyucu giyim yardımıyla ilgili itirazımızı yargıya taşıdık. Buradan yakın zamanda bir sonuç alacağımıza inanıyoruz.

Tasarruf adı altında memurun toplu sözleşme kazanımlarının elinden alınması, devletin kendi imzaladığı akde uymaması emekçilerin adalet duygusunu zedeledi. Toplu sözleşme düzeniyle birlikte yerleşen ve çatışmayı reddeden uzlaşmacı sendikacılık anlayışı, hukuk zemininde müzakereci yaklaşım, kazanım sendikacılığı olgusu çalışma hayatına huzur ve iş barışı getirmiştir. Toplu sözleşmenin meşruiyetine halel getirecek uygulamalar ise çatışmayı körüklemekten başka bir işe yaramayacaktır.

Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik krizden en çok etkilenen, ücretli kesim olmuştur. Yani işçi, memur, emekli… Bu krizin bitmesi için toplumun her kesiminin geliri ve imkanları ölçüsünde fedakârlık yapması gerekir elbette. Bu nedenle Türkiye ekonomisine dair bazı istatistiklerden bahsetmek istiyorum;  

*Türkiye’nin toplam Vergi gelirinin içinde Gelir vergisinin payı %20’nin altında. Gelir vergisinin ise %80’i ücretli kesimden alınmakta.

* Türkiye’de 2023 yılı itibarıyla servet miktarına göre en tepedeki yüzde 1’lik kesim toplam servetin yüzde 40’ına sahip durumda. Türkiye bu kritere göre Avrupa’da servet dağılımı adaletsizliğinde ilk sırada yer alıyor.

*2023 yılında en çok "ultra zengin" artışı ve en yüksek bireysel servet artışı Türkiye'de yaşandı.

Türkiye’deki gelir adaletsizliğinin en önemli sebebi, sermayeden gelir vergisi alınmamasıdır. İşçiden, memurdan, emekliden %25 gelir vergisi alınırken; sermayeden, işverenden, esnaftan vergi alınmamaktadır. Toplumun her kesiminden gelirine ve servetine göre vergi alınmalıdır. Türkiye’nin krizden çıkmasının tek yolu adil bir vergi sistemidir.

Ücretlinin servisi, fazla mesaisi, koruyucu giyimi devede kulak değil, tırnak bile olamaz.  Velhasıl; atılan taş ürkütülen kurbağaya değmiyor.