Dr. Kenan ÇALIŞKAN
Ulaştırma Memur-Sen Genel Başkanı
Memur Sendikacılığı Nereye Gidiyor?
04 Eylül 2019, Çarşamba
Örgütlü bir toplum, hesap verebilir, şeffaf ve katılımcı bir yönetim anlayışı demokrasinin vazgeçilmez unsurlarıdır. Ülkemizde; toplumun örgütlülüğünün artması, yönetime katılım mekanizmalarının güçlendirilmesi ve demokrasinin gelişmesi için de sivil toplum kuruluşlarının, özellikle de Sendikaların etkinliği çok önemlidir. Ben kamu emekçilerini ve memur sendikalarını Türkiye’de demokrasinin ve sivil toplumun lokomotifi olarak görüyorum.
5. Dönem Toplu Sözleşme Süreci
Toplu sözleşme serüvenimizde 5. Dönem, önceki dönemlerden oldukça farklıydı. 2., 3. ve 4. Dönem Toplu Sözleşmelerinde müzakere ortamında bulunan bir sendikacı olarak bunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Süreç 1 Ağustos’ta açılış konuşmalarıyla başlayıp, sendikaların hizmet kolu sunumlarıyla ve taleplerin tasnifi süreciyle 10 Ağustos’a kadar devam etti. Tasnif sürecinde Toplu sözleşme taleplerimiz 4 gruba ayrılarak değerlendirildi.
A grubu aynen devam edecek olan önceki dönem kazanımlarımız, B grubu iyileştirme talep ettiğimiz önceki dönem kazanımlarımız, C grubu yeni taleplerimiz ve D grubu ise masada tartışılan ancak 4688 sayılı Kanun ve Toplu sözleşme kapsamına girmediği iddia edilerek bir sonraki müzakere aşamasına geçemeyen taleplerimizden oluşmaktaydı. Tasnif ve ön değerlendirme toplantıları tamamlandıktan sonra Kamu işveren heyeti Kurban Bayramı için 4 gün ara verdi ve Bayramın 4. günü tekrar çalışmalar başlatıldı.
Anlattığım bu aşamalar ve toplantılar, 1 Ağustos’ta yapılan Toplu sözleşme açılış toplantısında Kamu-Sen ve KESK Genel Başkanlarının da huzurunda açıklanan resmi program dâhilinde yürütülmüştür. Yine bu ilk toplantıda, komisyon görüşmelerinde uzlaşılan hususların tutanak altına alınması gerektiği özellikle belirtilmiş ve bu konuda gündem oluşturulmuştur.
Komisyon toplantılarında Kamu İşveren Heyetiyle anlaşma sağladığımız taleplerimiz olmuştur. Bazı taleplerimiz de kapsamı daraltılmak koşuluyla kabul edilmiş ve revize metinler geldiği takdirde kabul edileceği Kamu İşveren Heyeti tarafından ifade edilmiştir. Ancak masada elde edilen tüm kazanımlarımıza rağmen “4+4 ‘lük yüzdelik zammı Konfederasyon yetkilileriniz imzalamıyorsa, biz de hizmet kolunda size hiçbir şey vermiyoruz” denilerek, Devlet ahlakına yakışmayacak şekilde sendikalara şantaj yapılmıştır.
Kamu işveren heyeti, Hakem heyetine uzlaşmazlık tutanaklarını göndermemiş, sendikaların tuttuğu tutanaklar Hakem tarafından esas alınmıştır. Ancak Hakem heyeti de tüm kazanımlarımızı adeta tırpanlayarak Sendikaların burnunu sürtmeye çalışmıştır.
Devlet; bundan sonra memur sendikaları sonsuza kadar önlerine konulan tüm sözleşmeleri imzalasın diye, hakem heyetinin aslında iradesinin olmadığını, talimatla hareket ettiğini ve yeni kazanımlar vermek için değil, elimizdeki hakları da almak için, yani ‘memura sopa göstermek için’ kurulduğunu hepimize göstermiştir.
4688 sayılı Kanun; Sendikaların masada kazandıklarını kazanılmış hak olarak kabul etmeyen, Herhangi bir sözleşme döneminde Kamu işveren Heyetinin veya Hakem Heyetinin kamu emekçilerinin tüm geçmiş kazanımlarını silebilmesine imkân veren bir kanundur. Bu nedenle masanın terazisi bozuktur ve adaletsiz bir müzakere ortamı söz konusudur.
Yani; ‘Memuru Yanlış Tartan Kantar’ın ayarıyla biz oynamadık!
2003 yılında imal edilen 4688 Kantarı, fabrikadan ayarsız çıktı! Bu kantarın ayarının bozuk olmasından, başta 2003 yılının yetkili Konfederasyonu olmak üzere tüm sendikalar sorumludur.
Sayın Bakan, Devletin Sözleşme Geleneğini Bozmuştur
Memur-Sen’in yazılı talebine rağmen Kamu Personeli Danışma Kurulunu toplamayan bir Bakan; Ulaştırma hizmet kolu komisyon toplantısında bile saat 20.00’dan sabah 04.00’a kadar (8 saat) aralıksız bizzat oturup pazarlık yapan bir konfederasyon başkanına, masaya gelmedi, masada kalmadı diyebilmektedir.
Bu yanlış beyanları, müzakere masasını düzgün yönetemeyerek tıkayan Bakan'ın, başarısızlığını gizleme telaşıyla söylediğini düşünüyorum.
- Yetkisiz bir Kamu işveren heyeti,
- Yetkisiz bir Noter (Hakem) heyeti,
- Yarım yamalak bir sendika kanunu,
- Mevzuat tarafından sıkıştırılmış sendikacılar,
- Eşit şartlarda kurulmamış bir sözleşme masası ve hakem heyeti (6’ya 5),
Masanın karşısındaki sendikacı heyetini, emrinde çalışan personel zanneden bir Bakan…
Her türlü eşitsizliğe rağmen verilen bu kavga, bu mücadele, bu müzakereler diğer Konfederasyon yöneticilerinin de gözü önünde yaşanmıştır.
Bu mücadelenin her saniyesi gerçektir.
Bu yaşananların tiyatro olduğunu iddia edenler, bizim mücadelemizi tiyatro izler gibi izlemişlerdir.
Hiçbir refleks göstermemiş, hiçbir eylem yapmamış, adeta kıllarını kıpırdatmamışlardır.
Bizim kavgamız memurun kavgasıdır, Siz Kavgayı tiyatro mu zannettiniz, yoksa kavga etmeye yüreğiniz mi yetmedi?
Memur-Sen; Devletin memura layık gördüğü 4+4’lük zammı kabul etmemiş, her türlü baskıya rağmen imzalamayı reddetmiş ve süreci hakem heyetine götürmüştür. Genel Başkanımız Ali Yalçın’ın ifadesiyle; Memur-Sen %14 lük zammı imzalamayı sendikacılığın haysiyetine, emeğin izzetine, emekçinin onuruna yakıştıramamıştır.
Gelelim hakeme...
Memur-Sen, Memurun sesine kulak vererek sözleşmeyi imzalamayı reddettiği için linç edilmeye çalışılmıştır. ‘Sen misin 4+4 ü imzalamayan’ denilerek hizmet kolu kazanımlarımız hedef alınmış ve Hakem heyeti tarafından baltalanmıştır.
Hakem heyeti burada bağımsız bir uzlaştırma kurulu gibi değil, Devletin sopası gibi hareket etmiştir.
Hakemlik ortayı bulmaktır yani; Kamu işveren heyetinin önerdiğiyle, sendikaların istediği arasında ortayı bulmaktır. Hizmet kolunda Bakan’ın masada verdiğinin bile altında veren bir heyete nasıl hakem heyeti diyebiliriz.
Hakemlik müessesi memurun gözünde bitmiştir. Kurumsal imajı yerle bir olmuştur. Biz göstermelik değil, işlevsel sendikal kurumlar istiyoruz.
Hizmet kolu taleplerimizle ilgili uzlaşılan hususları tutanak altına almayı kabul etmeyen, sendikaları uzlaşmazlık tutanağı imzalamaya da davet etmeyen, hakem heyetine yanlış beyanda bulunarak ‘20 gündür hiçbir madde üzerinde uzlaşılmadığını bildiren’, memurlar hizmet kolunda hiçbir kazanım elde edemesin diye hakem heyetine bile tesir etmeye çalışan bir Bakan’la mücadele edilmiştir.
Mutabakatla sonuçlanan önceki dönem Toplu sözleşmelerinden sonra; bazı sendika yöneticileri, sözleşmeyi imzaladığımız ve Hakem heyetine başvurmadığımız için bizi memuru satmakla, sarı sendikacı olmakla, hainlikle suçlamışlar ve sosyal medyada bolca yazılar yazmışlardı. Üyelerimiz de “hiçbir şey alamasak bile hakeme gidilmeliydi.” şeklinde bize serzenişte bulunmuşlardı.
5. Dönem Toplu sözleşme sürecinde de aynı sendika yöneticileri: “Bak göreceksiniz bunlar 4+4 ‘ü son gece zorla imzalayacaklar, Abileri imzala deyince imzalarlar, Dik duramazlar.” demişlerdi. Hatta bakanlığın önüne eyleme gidip; Bakan’ı protesto edememiş, balon uçurarak Memur-Sen’i protesto etmişler, Bakanı ve Hükümeti protesto etmeye cesaret bile edememişlerdi.
Biz bu dönem onların ezberini bozduk, sözleşmeyi imzalamadık ve süreci hakeme görürdük ancak yine aynı hakaretleri ve ithamları dillendirdiklerini görüyoruz.
Hatta bizim toplu sözleşme tecrübemizi ve liyakatimizi sorgulamaya başlamışlar,
Allah aşkına içinizde sözleşme imzalamış, sözleşme masasına oturmuş sendikacı mı kaldı?
‘Sözleşme görmüş son sendikacılarınız da’ bir gecede tasfiye edildi.
Bakan ile ve Hükümet ile ilgili cümle kuramayanlar, vesayet altında oldukları için iş bırakamayanlar, dik durabildiklerini zannetmektedirler.
Üye sayısını ve aidat gelirini artırma ihtimalinin heyecanıyla memurun felaketine sevinenlerin, 4688’in sakatlıklarını, yaşanan adaletsizlikleri ve masada verilen mücadeleyi görmezden gelerek neticeyi sadece ‘sendikanın beceriksizliği’ olarak açıklayanların, kamuoyu vicdanında yargılanacaklarını düşünüyorum.
Biz her şeye rağmen emekçi örgütlerini birbirinin rakibi olarak görmemeye devam edeceğiz. Bize göre Sendikaların tamamı masanın aynı tarafındadır ve masanın karşı tarafında da İdare vardır, Devlet vardır. Kamu emekçilerinin bu şekilde bölünmeleri de memurların örgütlü yapısını zedelemekte ve masada memurların elini zayıflatmaktadır. 4688 sayılı kanunun en önemli sakatlığı da bu noktadadır.
Sonuç olarak bu hukuksuz, adaletsiz Toplu Sözleşme sürecinin, sendikamız hukukçuları tarafından inceleneceğini ve gerekirse Ulaştırma emekçilerinin haklarını yargı yoluyla da arayacağımızı, sürecin sonuna kadar takipçisi olacağımızı beyan ederiz.
Kenan ÇALIŞKAN
Ulaştırma Memur-Sen Genel Başkanı
Dr. Kenan ÇALIŞKAN
Ulaştırma Memur-Sen Genel Başkanı
-
TASARRUF SERVİSTEN OLMAZ!
02 Eylül 2024, Pazartesi -
Algıyı Yönetmek Sanattır!
09 Mayıs 2024, Perşembe -
Koruyucu Giyim Hakkımızın Engellenmesine Seyirci Kalmayacağız!
13 Mart 2024, Çarşamba -
Bu Toplantı Farklıydı !!
08 Aralık 2023, Cuma -
Havacılık tazminatı yılan hikâyesine döndü
18 Temmuz 2023, Salı -
Ver Yetkiyi Göremedik Etkiyi !
13 Nisan 2023, Perşembe -
Tarlada İzi Olmayanın Harmanda Yüzü Olmaz
03 Şubat 2023, Cuma -
Önce Samimiyet
27 Ocak 2023, Cuma -
Yetkide 11. Yıl.. Yeni hedeflere ve yeni zirvelere doğru hep birlikte emin adımlarla..
24 Mayıs 2022, Salı -
VATANINI EN ÇOK SEVEN GÖREVİNİ EN İYİ YAPANDIR
09 Aralık 2020, Çarşamba -
AYİNESİ İŞTİR KİŞİNİN LAFA BAKILMAZ
06 Mart 2020, Cuma -
Promosyonlar arttı, Çamur-Sen battı
21 Kasım 2019, Perşembe -
Sarı Sendikayı En İyi Zübükzade Bilir
30 Ekim 2019, Çarşamba -
Memur Sendikacılığı Nereye Gidiyor?
04 Eylül 2019, Çarşamba -
Ulaştırma Hizmet Kolunda 8. kez Genel Yetkili Sendikayız
12 Şubat 2019, Salı