SENDİKAMIZDAN HABERLER
Kazandığımız davalarla, Üyelerimizin hukukunu savunuyor, sorunlarını çözüme kavuşturuyoruz
31 Aralık 2020, Perşembe
Üyelerini, karşılaştıkları haksız cezalar karşısında hukuki anlamda da koruyan Ulaştırma Memur-Sen, Sendika Hukuk Birimi tarafından açılan davaları kazanarak emsal oluşturuyor.
Üyelerini, çalışma hayatı ile ilgili her alanda olduğu gibi Adalet ve Hukuk alanında da yalnız bırakmayan Ulaştırma Memur-Sen, karşılaştıkları sorunlar, keyfi uygulamalar ve hukuksuzluklar karşısında davalar açarak savunuyor.
Ulaştırma Memur-Sen Hukuk Birimi, üyelerimizin karşılaştığı hukuki sorunlarda, gerekli araştırma ve hazırlıkları yaparak yargıya başvuruyor ve sorunlarını çözüme kavuşturuyor.
Ulaştırma Memur-Sen Hukuk Birimi, Türkiye’nin her ilinde açtığı davalarda, KHK’ya aykırı şekilde yaptırılan fazla çalışmanın iptal ettirilmesi, Sivil itaatsizlik kararımıza uyan üyelerimize verilen disiplin cezalarının ve görev verilmeme kararlarının iptal ettirilmesi, Lojman tahsis talebi reddedilen üyemize tahsis kararı verilmesi, Sağlık nedeniyle ataması yapılmayan üyemizin atamasının yaptırılması, Kurslara katılım hakkı verilmeyen üyemize katılım hakkı kazanılması, Havacılık tazminatından yararlandırılmayan üyemizin tazminattan yararlandırılması, Haksız düşük sicil notu verilen üyemizin haklı görülmesi ve maddi kayıplarının karşılanması, Üyemizin isteği dışında yer değiştirilmelerinin iptali gibi ana başlıklarda onlarca dava kazanarak hem üyelerimizin hukukunu korunmasına, hem de ilgili davaların çalışma hayatında emsal teşkil etmesine vesile oldu.
ULAŞTIRMA MEMUR-SEN HUKUK BİRİMİ DAVA KAZANIMLARINDAN ÖRNEKLER;
1-/ 399 SAYILI KHK’YA AYKIRI BİR ŞEKİLDE YAPTIRILAN FAZLA ÇALIŞMAYI İPTAL ETTİRDİK
(KONYA 2. İDARE MAHKEMESİ 2020/126 E.- 2020/496 K. SAYILI KARARI)
“Bu durumda, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname uyarınca, fazla çalışmanın zorunlu ve istisnai hallerde yaptırılması mümkün olduğu halde, bu istisnai çalışma usulünün, personel açığını kapatmak amacıyla idare tarafından sürekli uygulanarak, olağan bir usul haline getirilebilmesinde hukuka uygunluk bulunmadığı gibi, istisnai hallerde fazla çalıştırılabilmesi mümkün olan davacının, sürekli hale getirilmiş olan fazla çalıştırma uygulamasına son verilmesi amacıyla çalışma saatlerinin fazla mesai yaptırılmayacak şekilde düzenlenmesi talebiyle yapmış olduğu başvurunun reddi yolunda tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmamaktadır. Nitekim, Danıştay 11. Dairesi'nin 09/05/2017 tarih ve E:2017/693, K:2017/4185 sayılı kararı da bu yöndedir.”
2-/ YİNE, 399 SAYILI KHK’YA AYKIRI BİR ŞEKİLDE YAPTIRILAN FAZLA ÇALIŞMAYI İPTAL ETTİRDİK
(KAYSERİ 2. İDARE MAHKEMESİ 2019/428 E. – 2019/820 K. SAYILI KARARI)
“399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede, sözleşmeli personelin haftalık çalışma süresinin 40 saat olduğu belirtildikten sonra, zorunlu ve istisnai hallerde normal çalışma saatleri dışında veya tatil günlerinde fazla çalışma yaptırılabileceği öngörülmüş olup, idareler üstlenmiş oldukları kamu hizmetini yerine getirirken haftalık çalışma süresi 40 saati geçmeyecek şekilde gerekli personel sayısını istihdam etmek zorundadırlar. Buna göre, fazla çalışma olağan bir çalışma usulü olmayıp, istisnai bir usuldür. Bu istisnai çalışma usulünün, personel açığını kapatmak amacıyla idare tarafından sürekli uygulanarak olağan bir usul haline getirilebilmesine hukuken imkan bulunmamaktadır.
Olayda, dava dilekçesi ekinde bulunan davacının 2018 yılı ve 2019 yılının muhtelif aylarına ait maaş bordrolarının incelenmesinden; istisnai çalışma usulü olan fazla çalışmanın davacı açısından olağan bir çalışma usulü haline getirildiği görülmüş, bu durumun ise davacının Anayasa ile korunma altına alınan maddi ve manevi varlığının gelişmesi, beden ve ruh sağlığının korunması ve dinlenme hakkını ihlal ettiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Bu durumda, ancak zorunlu ve istisnai hallerde fazladan çalıştırılabilmesi mümkün olan davacının, tarafına fazla mesai yapmayacak şekilde iş planlaması yapılması istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmamaktadır.
Nitekim; benzer bir uyuşmazlığa ilişkin Ankara Bölge İdare Mahkemesi Üçüncü İdari Dava Dairesi'nin 24/10/2018 tarih ve E:2017/2700, K:2018/3102 sayılı kararı ile 26/09/2018 tarih ve E:2017/3430, K:2018/2415 sayılı kararı da bu yöndedir.”
3-/ SİVİL İTAATSİZLİK EYLEMİ YAPAN YÖNETİCİMİZE GÖREVLENDİRME YAPILMAMASI İŞLEMİNİ SENDİKAL HAKLARA AYKIRI OLDUĞUNDAN İPTAL ETTİRDİK
“Bu durumda; davacının, üyesi bulunduğu sendikanın almış olduğu "Serbest Kıyafet Eylemi- kılık kıyafet serbestisi hedefiyle sivil itaatsizlik eylemi" kapsamında işyerine sakal tıraşı olmadan ve kravatsız olarak geldiği, bu eyleminin sendikal faaliyet kapsamında bir fiil olarak kabul edilmesi gerektiği, Kurumun dış denetim faaliyetlerinde görevlendirilebilmesi için gerekli olan tehlikeli madde denetimi yapma sertifikasına sahip olduğu, bu sertifikaya istinaden daha önce de Kurumunca Ocak/2019 döneminde dış denetim faaliyetlerinde görevlendirildiği, yukarıda yer verilen ilgili mevzuat ve toplu sözleşme hükümlerinde ise, denetim faaliyetlerinde bulunacak kişiler için kılık ve kıyafet zorunluluğuna ilişkin getirilmiş aksine bir düzenlemenin bulunmadığı, diğer taraftan davalı idarece gerek savunma dilekçelerinde ve gerekse dava konusu işlem gerekçesinde söz konusu denetim faaliyetlerinde davacının yetersizliğine/başarısızlığına ilişkin başkaca herhangi bir somut iddia ve gerekçenin de ileri sürülmediği, davacının kıyafetiyle anılan görev arasında herhangi bir bağlantının da bulunmadığı, aksine kabulün sendikal haklara, eşitlik ve hakkaniyet ilkelerine aykırı olacağı anlaşılmakla; davacının, Kurumun dış denetim faaliyetlerinde görevlendirilmesine ilişkin yapmış olduğu başvurusunun reddine ilişkin davalı idarece tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmaktadır.”
(İSTANBUL 10. İDARE MAHKEMESİ 2019/2516 E. – 2020/727 K. SAYILI KARARI)
4-/ SENDİKAL HAKLARIN KULLANILMASI KAPSAMINDA EYLEM YAPAN ÜYEMİZE VERİLEN DİSİPLİN CEZASINI (UYARMA) İPTAL ETTİRDİK
(İSTANBUL 10. İDARE MAHKEMESİ 2019/2359 E. – 2020/431 K. SAYILI KARARI)
“Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 'Dernek kurma ve toplantı özgürlüğü' nün düzenlendiği 11. maddesinde; herkesin asayişi bozmayan toplantılar yapmak, dernek kurmak, ayrıca çıkarlarını korumak için başkalarıyla birlikte sendikalar kurmak ve sendikalara katılmak haklarına sahip olduğu, bu hakların kullanılmasının, demokratik toplumda zorunlu tedbirler niteliğinde olarak, ulusal güvenliğin, kamu emniyetinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amaçlarıyla ve ancak yasayla sınırlandırılabileceği, bu maddenin, bu hakların kullanılmasında silahlı kuvvetler, kolluk mensupları veya devletin idare mekanizmasında görevli olanlar hakkında meşru sınırlamalar konmasına engel olmadığı kuralına yer verilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Büyük Dairesi 12/11/2008 tarihli Demir ve Baykara - Türkiye kararında; "devletin idare mekanizmasında görevli olan memurların, 11.maddenin kapsamı dışında değerlendirilemeyeceği sonucuna varmış" aynı kararda, "ulusal makamların bunlara en fazla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11/2. maddesi uyarınca yasal kısıtlamalar getirilebileceği" gerekçesiyle kamu görevlilerinin sendikal faaliyet nedeniyle verilen disiplin cezaları konusunda AİHS'nin 11. maddesinden yararlanacaklarını belirtmiştir.
Yine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 15/09/2009 tarihli, Kaya ve Seyhan - Türkiye kararında (application no. 30946/04); Eğitim-Sen üyesi öğretmenlere, 11/12/2003 tarihinde Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK)'nun çağrısına uyarak, parlamentoda tartışılmakta olan kamu yönetimi kanun tasarısını protesto etmek üzere düzenlenen bir günlük ulusal eyleme katılmaları nedeniyle 11/12/2003 tarihinde göreve gelmedikleri için uyarma cezası verilmesinin, her ne kadar bu ceza çok küçük olsa da, sendika üyelerinin çıkarlarını korumak için meşru grev ya da eylem günlerine katılmaktan vazgeçirecek bir nitelik taşıdığı, öğretmenlere verilen disiplin cezasının «acil bir sosyal ihtiyaca» tekâbül etmediği ve bu nedenle «demokratik bir toplumda gerekli» olmadığı sonucuna varmış, bunun sonucu olarak, bu davada, başvuranların AİHS’nin 11. maddesi anlamında gösteri yapma özgürlüğünü etkili bir şekilde kullanma haklarının orantısız olarak çiğnendiği gerekçesiyle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 11. maddesinin ihlal edildiğine karar vermiştir.
Ayrıca, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi İkinci Dairesinin 27/09/2011 tarihli Şişman ve Diğerleri/Türkiye kararında, "AİHM, demokratik bir toplumda dernek kurma özgürlüğünün saygın bir yeri olduğuna dikkat çekerek, birey bu özgürlükten yararlanamaz, kendisine seçim veya eylem hakkı tanınmaz ise, sunulan bu hakların gerçekte var olamayacağı gibi hiçbir yararının da bulunamayacağını kaydetmektedir. (...) Zira mevcut başvuruda uygulanan disiplin müeyyidesi asgari düzeyde de olsa sendika üyelerinin faaliyetlerini özgürce gerçekleştirmeleri önünde caydırıcı bir etkiye sahiptir. (...) Bu nedenlerden dolayı AİHM, başvuranlara verilen uyarıların "demokratik bir toplum için gereklilik" oluşturmadığı sonucuna varmaktadır." gerekçesiyle, AİHS'nin 11. maddesinin ihlâl edildiğine karar verilmiştir.
AİHM'nin benzer şekilde, yasama organında görüşülen kanunu protesto nedeniyle verilen cezaları nedeniyle verdiği Satılmış ve Diğerleri/Türkiye; çalışma koşullarının iyileştirilmesi amacıyla işe gitmeme nedeniyle verilen cezaları nedeniyle verdiği Urcan ve Diğerleri/Türkiye; yapılan zamları protesto amacıyla işe gitmeme nedeniyle verdiği Karaçay/Türkiye ve Barraco/Fransa kararları da aynı yöndedir.
Çalışanlara ve işverenlere yönelik olup; amacı, mesleki çıkarları koruyup geliştirmek, ekonomik, sosyal hak ve yararları gerçekleştirmek olan sendikalar, 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu'nun 3/f maddesinde, "Kamu görevlilerinin ortak ekonomik, sosyal ve mesleki hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek için oluşturdukları tüzel kişiliğe sahip kuruluşlar" şeklinde tanımlanmaktadır. Çalışanların, önceden izin almaksızın örgütlerini serbestçe kurabilme, üye olabilme, çalışma kurallarını belirleyebilme, yönetim ve etkinliklerini düzenleyebilme, üye olmama veya üyelikten çıkma gibi bireysel sendikal özgürlüğü kapsayan bu hak, aynı zamanda sendika tüzel kişiliğinin de kendine özgü faaliyetlerini yapabilmesini ifade eden kolektif sendika özgürlüğünü de kapsamaktadır. Ayrıca bu hakların kullanılması Devlete karşı da tam bir serbestlik içermektedir.
Olayda, dosyadaki bilgi ve belgelerin bir arada değerlendirilmesinden, davacının 06.08.2019-19.09.2019 tarihlerinde Kılık Kıyafet Yönetmeliği'ne aykırı olarak işyerine gelmesinin tutanakla tespit edildiği, 27.09.2019 tarihinde alınan ifadesinde de, davacının üyesi olduğu sendikanın almış olduğu karar gereğince işyerine sakal tıraşı olmadan ve kravatsız olarak geldiğini kabul ettiği, davacının üyesi olduğu Ulaştırma Çalışanları Memur Sendikası'nın "Serbest Kıyafet Eylemi" kapsamında 05.09.2018 tarihinde "kılık kıyafet serbestisi hedefiyle sivil itaatsizlik" eylemi yapılmasına karar verildiği; davacının üyesi bulunduğu sendikanın aldığı karar uyarınca gerçekleşen kılık ve kıyafet hükümlerine aykırı davranma eyleminin, sendikal faaliyet kapsamında bir fiil olarak kabul edilmesi gerektiği anlaşıldığından, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.”
5-/ LOJMAN TAHSİS TALEBİ REDDEDİLEN ÜYEMİZ ADINA AÇTIĞIMIZ DAVADA HAKSIZ ÖNCELİK TANINANLARA LOJMAN TAHSİS EDİLMESİ HUKUKA AYKIRI BULUNMUŞTUR
(KONYA 2. İDARE MAHKEMESİ 2019/1187 E. – 2020/366 K. SAYILI KARARI)
“Olayda, uyuşmazlık konusu Konya Gar 125/2 no'lu lojman için tahsis talebinde bulunan kişilere bakıldığında; hat bakım onarım memuru olan davacı …'nin Yönergeye ekli (2) sayılı cetvelin ikinci grubunda yer aldığı ve lojman puanının 100,26 olduğu, adına tahsis yapılan gar şefi …'un da davacı ile aynı grupta yer aldığı ve lojman puanının 76,11 olduğu, bunlar dışında talepte bulunan mühendis …'ın da Yönergeye ekli (2) sayılı cetvelin ikinci grubunda yer aldığı ve lojman puanının 108 olduğu görülmekle birlikte, davalı idare savunma dilekçesinde, gar şefi unvanının diğer unvanlardan üstün olduğu gerekçesiyle sıralamada gar şefi …'a öncelik vermek suretiyle ilgili adına tahsis yapıldığını beyan etmiştir.
Bu durumda, Konya Gar 125/2 no'lu lojman için tahsis talebinde bulunan gerek hat bakım onarım memuru olan davacı, gerekse mühendis olan …'ın adına tahsis işlemi tesis edilen gar şefi … ile görev tahsisli lojman sıralamasında dikkate alınan Yönergeye ekli (2) sayılı cetvelin ikinci grubunda yer aldığı, dolayısıyla aynı grup içerisinde yer alan bu unvanlar arasında unvana göre üstünlük tanınacağına dair mevzuatta bir düzenleme bulunmadığı, aksine bu durumda Yönergeye ekli (3) sayılı cetveldeki esaslara göre, kendi aralarındaki puanlamaya göre tahsis yapılması gerektiği düzenlemesi karşısında, davacı ve dava dışı …'dan daha düşük puana sahip olan … adına, gar şefi unvanına öncelik tanınmak suretiyle yapıldığı anlaşılan lojman tahsis işleminde ve bu işleme karşı yapılan itirazın reddine dair işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.”
6-/ ÜYEMİZİN İNSAN KAYNAKLARI YÖNETİM KURSUNA KATILMA TALEBİNİN REDDİNE İLİŞKİN AÇILAN DAVADA İDARENİN TAKDİR YETKİSİNİN MUTLAK OLMADIĞI GEREKÇESİ İLE İPTAL KARARI VERİLMİŞ OLUP, ÜYEMİZ ADI GEÇEN KURSA KATILIM HAKKI ELDE ETMİŞTİR
(ADANA 2. İDARE MAHKEMESİ 2019/811 E. – 2020/202 K. SAYILI KARARI)
“Uyuşmazlıkta; TCDD 6. Bölge Müdürlüğü İnsan Kaynakları Servis Müdürlüğü'nde büro şefi olarak görev yapmakta olan davacı tarafından başvuruda bulunulan kurs programının ilanına ilişkin 07/05/2018 tarih ve E.0185160 sayılı genel işlem yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ve açıklamalar ışığında ele alındığında, işlemin dayanağı üst norm olan 25/12/2017 tarih ve 30281 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği'nde Şef, Müdür Yardımcısı, Müdür ve Servis Müdür Yardımcısı unvanlarına yapılacak atamalarda insan kaynakları yönetimi kursunda başarılı olma şartının gerektiği belirtilmiş olup insan kaynakları yönetimi kursuna yapılacak başvurular bakımından kursiyer adaylarının İnsan Kaynakları biriminde görev yapmış oldukları süre açısından kısıtlayıcı bir düzenleme öngörülmediği anlaşılmaktadır. Bu bakımdan, dava konusu insan kaynakları yönetimi kursuna ilişkin 07/05/2018 tarih ve E.0185160 sayılı ilan ile getirilen ''İnsan Kaynakları Dairesi Başkanlığı, Bölge İnsan Kaynakları Servis Müdürlükleri, Demiryolu Eğitim ve Sınav Merkezi Müdürlükleri ile Liman veya Fabrika Müdürlüklerinin insan kaynakları birimlerinde en az 2 yıl çalışmış olmak'' şartının, anılan eğitim kursunun dayanağı üst normlar olan Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü Personeli Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliği'nde ve TCDD Genel Müdürlüğü Personel Eğitim Yönergesinde hüküm altına alınmamış olduğu, idarenin de idari işlemlerin tesisinde idareye tanınmış bulunan takdir hakkının mutlak ve sınırsız olmayıp kamu hizmetinin verimliliği ve kişi yararı arasında bir denge kurulmak suretiyle kullanılması gerektiği hususunda da kuşku bulunmamakta olup, üst normda belirtilmeyen, başvurucunun başvuru hakkını kısıtlayan ve ortadan kaldırıcı nitelikte bulunan şartın hukuka uygunluğundan bahsetmek de mümkün bulunmamaktadır.
Keza Mahkememizce yapılan ara karara davalı idare tarafından verilen cevap ve eki belgelerin incelenmesinden, anılan birimde iki yıl görev yapma şartını sağlamadığı halde kurs başvurusu kabul edilenlerin de olduğu görülmekle, söz konusu hukuka ve mevzuata aykırı şartın da eşitlik ilkesine aykırı bir şekilde öznel durumlarda farklı farklı olarak uygulandığı da anlaşılmaktadır.
Bu nedenlerle, üst normlara aykırı olan şarttan dolayı davacının başvurusunun reddine dair işlemde ve işleme ekli "insan kaynakları kursuna katılımı uygun görülmeyen personel listesindeki adının yer aldığı satırda hukuka ve mevzuata uyarlık bulunmamaktadır.”
7-/ SAĞLIK MAZERETİNE RAĞMEN ATAMA İŞLEMİ YAPILMAYAN ÜYEMİZİN DAVASI LEHE SONUÇLANMIŞ OLUP, NETİCEDE ATAMA İŞLEMİ YAPILMIŞTIR
(SİVAS İDARE MAHKEMESİ 2019/437 E.- 2019/1008 K. SAYILI KARARI)
“Sınav ilanında ve Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demir Yolları İşletmesi Genel Müdürlüğünün 27/06/2018 tarihli "Sözlü Sınav" konulu Genel Yazısında, personelin görevde yükselme/unvan değişikliği sınavı sonucu ataması yapıldığı takdirde en az iki yıl süreyle eş ve sağlık durumu dahil yer değişimi talebinin kabul edilmeyeceği kuralına yer verildiği görülmekte ise de, "sağlık özrü atamasının" niteliği gereği katı biçimde belirli tarih aralığı ve usule bağlanmasının olanaklı olmadığı, sağlık sorununun ani gelişen bir durum ile de ortaya çıkabileceği ve gecikmesi durumunda sakınca yaratabileceği, ayrıca, sağlık özrü atamalarında Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik hükümlerinde de bu konuda özel bir usule yer verilmediği hususları göz önüne alındığında, davacı tarafından sağlık durumu özrü nedeniyle yapılan başvurunun görevde yükselme/unvan değişikliği sınavı sonucu atanması nedeniyle belirli bir süre sonra yapılma koşuluna bağlanmasının, her sağlık özrü nedeniyle atanma istemlerinde olanaklı olmadığı, aksi durumun telafisi güç ve imkânsız zararlara yol açabileceği sonucuna varılmaktadır.
Olayda, davacının eşinin sağlık raporu ile ortaya konulan sağlık durumunun aciliyetinin olduğu dikkate alınmak suretiyle, başvurusunun herhangi bir zaman ve şekil sınırlamasına bağlı olmaksızın değerlendirmeye alınması ve eşi hakkında düzenlenen Sağlık Kurulu Raporunun, Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin "Sağlık Mazeretine Bağlı Yer Değişikliği" başlıklı 13. maddesi kapsamında incelenerek, durumunun değerlendirilmesi gerekirken, görevde yükselme sınavı sonucunda atandığı yerde iki yıl süreyle görev yapmadığından bahisle talebin reddedilmesi yönünde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uygunluk görülmemiştir.”
8-/ ENGELLİLİK NEDENİYLE ATANMA TALEBİNİN REDDİNE DAİR İŞLEMİ İPTAL ETTİRDİK
“Bakılan davada, davalı idare tarafından, yukarıda yer verilen Yönergenin 6/n maddesi uyarınca davacı sendika üyesinin Hava Seyrüsefer Elektroniği birimine geçmesi sebebi ile Siirt ilinde tamamlaması gereken 4 yıllık fiili hizmet süresini tamamlamadığı gerekçesiyle naklen atanma isteminin reddine karar verilmiş ise de, anılan Yönergenin dayanağını oluşturan Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelik hükümlerinde bu yönde bir kısıtlayıcı hükme yer verilmediği, kaldı ki Yönetmelikte bu yönde bir kısıtlayıcı hüküm olsa dahi engellilik durumuna bağlı yer değişikliği taleplerinin Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmelikte yer alan kısıtlayıcı hükümlere tabi olmaksızın karşılanacağı, bir normun kendisinden daha üst konumda bulunan ve dayanağını oluşturan norma aykırı veya bunu değiştirici nitelikte bir hüküm getirmesinin mümkün olmadığı değerlendirildiğinde; anılan Yönergenin dayanağını oluşturan ve Yönergeye göre bir üst hukuki normu olan Yönetmelik'te yer almayan bir sebebe dayalı olarak işlem tesis edilmesinin normlar hiyerarşisine aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Bu durumda, yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri uyarınca, davacı sendika üyesinin naklen atanma başvurusunun engellilik durumuna bağlı yer değişikliği sebebi kapsamında değerlendirilerek naklen atanma talebinin kabulü yönünde bir karar verilmesi gerekirken, yukarıda yer verilen Yönetmelik hükümlerinde yer almayan bir sebebe dayalı ve normlar hiyerarşisine aykırı olarak tesis edilen naklen atanma isteminin reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Bununla birlikte, davalı idarenin savunma dilekçesinde, davacı sendika üyesinin, kızının sağlık durumu sebebiyle … yılında … Havalimanı Müdürlüğünden … Havalimanı Müdürlüğüne naklen tayin olduğu bilgisine yer verilmekte ise de, Devlet Memurlarının Yer Değiştirme Suretiyle Atanmalarına İlişkin Yönetmeliğin Ek 3. maddesinin 2. fıkrasında yer alan "bir defadan fazla" ibaresinin Danıştay İkinci Dairesi'nin 21/03/2018 tarih ve E:2016/9697; K:2018/1891 sayılı kararı ile iptal edilmiş olması karşısında, engellik durumuna bağlı yer değişikliğinin birden fazla yapılabileceği açıktır.”
9-/ SOYUT VE ASILSIZ İDDİALARLA VERİLEN HAKSIZ DİSİPLİN CEZASINI (KINAMA CEZASI) İPTAL ETTİRDİK
(ANKARA 5. İDARE MAHKEMESİ 2019/515 E. – 2019/1946 K. SAYILI KARARI)
“Davalı idare bünyesinde … Başkanlığına bağlı idari ve sosyal işler … olarak görev yapan davacının pozisyonu ve görev tanımı itibariyle temizlik ve yemekhane hizmet alımlarının kontrol, sevk ve idaresini yapmakla görevli olduğu; buna göre anılan hususlarla ilgili olarak sorumluluğu bulunduğu açık ise de, isnat edilen fiillerin genel ve soyut nitelikli olduğu, kurumsal çalışmanın bir sonucu olarak her zaman ortaya çıkabilecek işleyiş aksaklıklarına yönelik bulunduğu; asıl olarak idari sistem içerisinde çözümlenmesi gereken hususların disiplin soruşturmasına konu edildiği; davacının şube müdürü seviyesinde yönetici olarak sorumluluğu altında bulunan konularda birtakım tasarruflarda bulunmasının idari faaliyetin gereği olduğu; bu tasarrufları gerçekleştirirken bağlı bulunduğu daire başkanlığı ile koordineli hareket ettiği; hizmet içinde Devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışları olduğu belirtilmiş ise de bunların açık, net ve somut bir şekilde ortaya konulamadığı, bu itibarla çok genel ve soyut birtakım iddialar ve sınırları çizilemeyen isnadlara dayalı olarak düzenlenen soruşturma raporu esas alınarak tesis olunan davaya konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.”
10-/ HAKSIZ VERİLEN UYARMA CEZASINI İPTAL ETTİRDİK
“Olayda, davalı idare bünyesinde Hizmet Alım Şube Müdürü olan davacıya isnat edilen ve üç başlık altında özetlenen fiillere bakıldığında, söz konusu fillerin genel ve soyut nitelikli olduğu, davacının, verilen emir ve görevlerin tam ve zamanında yapılmasında ve görev mahallinde kurumlarca belirlenen usul ve esasların yerine getirilmesinde kayıtsızlık gösterdiğinin veya düzensiz davrandığının açık, net ve somut bir şekilde ortaya konulamadığı, kaldı ki davacı tarafından verilen ifadesinde ve savunmasında, … isimli personele ilişkin olarak tarafına ulaşmış herhangi bir şikayet olmadığı belirtilmesine karşın, soruşturma kapsamında ilgili konuya ilişkin … … olan davacıya yapılmış herhangi bir şikayet olup olmadığı, var ise davacı tarafından söz konusu şikayet hakkında gereğinin yapılıp yapılmadığı hususlarında bir araştırmaya gidilmemiş olduğu görülmüş olup, bu durumda doğruluğu somut bir şekilde ortaya konulamayan söz konusu filler gerekçe gösterilmek suretiyle verilen dava konusu disiplin cezasında hukuka uyarlık görülmemiştir.”
11-/ HAVACILIK TAZMİNATINDAN YARARLANDIRILMAYAN ÜYEMİZ İÇİN AÇILAN DAVADA LEHE KARAR VERİLMİŞ OLUP, ÜYEMİZİN ADI GEÇEN TAZMİNATI ALMASI SAĞLANMIŞTIR
(MUĞLA 1. İDARE MAHKEMESİ 2018/704 E. – 2018/951 K. SAYILI ISRAR KARARI)
“Bu durumda, Muğla Dalaman Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğünde Elektronik Teknisyeni olarak görev yapan davacının Personel Maliyetleri Tamamen Karşılanan (1.Grup) Ek-1 Sayılı Cetvelin Tazminat Dağıtım Tablosu'nun XIII. Grubunun 30. sırasında havacılık tazminatından yararlandırılması gerekmekte iken aksi yönde tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan, hukuka aykırılığı saptanan dava konusu işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı parasal hakların yasal faiziyle birlikte tazmini Anayasal bir zorunluluktur.
Açıklanan nedenlerle, Danıştay 11. Dairesi'nin 14/03/2014 gün ve E:2013/5054, K:2014/939 sayılı bozma kararına uyulmayarak Mahkememizin 27/02/2015 gün ve 2014/959 Esas, 2015/225 sayılı kararında ısrar edilmesine, dava konusu işlemin iptaline,”
12-/ SİCİL AMİRİ TARAFINDAN HUSUMET NEDENİYLE DÜŞÜK SİCİL NOTU VERİLMESİ İŞLEMİNİ İPTAL ETTİREREK ÜYEMİZİN MADDİ KAYIPLARINI KARŞILAMASINI SAĞLADIK
(MANİSA 2. İDARE MAHKEMESİ 2018/559 E. – 2019/20 K. SAYILI KARARI)
“Bu durumda, 1.sicil amiri olan … hakkında başlatılan disiplin soruşturması nedeniyle davacı ile aralarında bulunan husumet sonucunda sicil ve başarı değerlendirmesi raporunun objektif olarak düzenlenemeyeceği, diğer yandan, davacı hakkında sicil notunun açıklamalar kısmında belirtilen hususların somut bilgi ve belge ile ortaya konulamaması isnat edilen eylemlere ilişkin olarak disiplin soruşturması açılmamış olması karşısında, önceki sicil notları (A) düzeyinde olan davacının (C) düzeyinde düzenlenen 2017 sicil raporunda hukuka uyarlık bulunmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
Ayrıca, Anayasa'nın 125 inci maddesi uyarınca idarenin işlem ve eylemlerinden kaynaklanan zararı tazmini gerektiğinden, hukuka aykırı bulunarak iptal edilen (C) düzeyinde sicil nedeniyle davacın yoksun kaldığı parasal haklarının, en erken dava tarihi olan … tarihi olmak üzere, hakediş tarihlerinden itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacıya ödenmesi gerekmektedir.
Diğer yandan, Mahkememizce verilen kararın tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmının, davalı idarece davacı hakkında yapılacak değerlendirme sonucu yeniden düzenlenecek 2017 yılı sicil ve başarı raporu sonucuna göre uygulanacağı da izahtan varestedir.”
13-/ CEZA YARGILAMASINDAN BERAAT EDEN ÜYEMİZE HAVALİMANI GÜVENLİK KİMLİK KARTI VERİLMEMESİNE İLİŞKİN İŞLEMİ İPTAL ETTİREREK ÜYEMİZİN TEKRAR GÖREVİNE DÖNMESİNİ SAĞLADIK
(ÇANAKKALE İDARE MAHKEMESİ 2019/1812 E. – 2020/731 K. SAYILI KARARI)
“Bu durumda; davacının, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yargılamasının yapıldığı davada kesinleşmiş mahkeme kararı ile beraat ettiği ve ceza yargılaması dışında terör örgütlerine iltisak veya irtibatını gösteren herhangi bir tespitin de olmadığı görüldüğünden dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.”
14-/ KEYFİ OALRAK TESİS ETTİRİLEN ATAMA İŞLEMİNİN YÜRÜTMESİNİ DURDURDUK
(MALATYA 2. İDARE MAHKEMESİ 2020/1 ESAS SAYILI DOSYA YD KABUL KARARI)
“Uyuşmazlık konusu olayda, davalı idarece, davacının atamasının iş ve hizmet gereğince yapıldığı belirtilmekte ise de, bu konunun somutlaştırılmadığı, atamasının yapıldığı birimdeki kadronun ne zaman münhal kaldığı, bu konuda personel ihtiyacının bildirilip bildirilmediği, bu kadroya atanabilecek diğer personel arasından davacının tercih edilme nedeninin ortaya konulmadığı keza; davacının Malatya ilinde hizmetine ihtiyaç duyulduğundan da bahsedilmediği, bunun yanında davacı hakkında atamayı gerektirecek herhangi bir disiplin soruşturması veya verilmiş bir disiplin cezası ya da davacının sicil-performansının olumsuz olduğuna dair bir iddianın da bulunmadığı, ayrıca söz konusu atamanın yukarıda anılan Genel Müdürlük Emrinde belirtilen yer değişimi nedenlerinden birine de dayandırılmadığı, bu hali ile kamu yararı ve hizmet gereklerinin dikkate alındığından söz edilemeyeceği kuşkusuzdur.
Bu durumda, personelini atama, görev ve yer değişikliği konusunda idareye takdir yetkisi tanınmışsa da, bu yetkinin keyfi, sınırsız veya mutlak bir yetki olmadığı, idarenin takdir yetkisi kapsamındaki tasarruflarının belli sebepler gösterilerek mümkün olabileceği, dava konusu işlem tesis edilirken hukuken geçerli herhangi bir somut veriye dayandırılmadığı anlaşıldığından, davacının Afyonkarahisar 7. Bölge Müdürlüğü emrinden Malatya 5. Bölge Müdürlüğü emrine naklen atanmasına yönelik tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Öte yandan, atamaya konu iller arasındaki mesafe göz önüne alındığında davacının naklen atanmasına ilişkin olan dava konusu işlemin, yürürlüğünün devamı halinde davacının telafisi güç zararlara uğrayabileceği de tabii ve açıktır.”
SENDİKAMIZDAN HABERLER
-
2024 Yılının Son KPDK'sı Gerçekleştirildi
26 Kasım 2024, Salı -
TCDD Taşımacılık A.Ş. Genel Müdürü'nden Sendikamıza Ziyaret
21 Kasım 2024, Perşembe -
Ulaştırma ve Altyapı Bakanımıza Ziyarette Bulunduk
13 Kasım 2024, Çarşamba -
Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı 2024/2 KİK Toplantısı Yapıldı
13 Kasım 2024, Çarşamba -
Yağmur Yağsa “Biz Yağdırdık” Derler
07 Kasım 2024, Perşembe -
HAYDARPAŞA ve SİRKECİ DEVREDİLEMEZ!
30 Ekim 2024, Çarşamba -
KAMUDA SERVİS HİZMETİ DEVAM EDECEK
14 Ekim 2024, Pazartesi -
Haydarpaşa ve Sirkeci Demiryolu Havzalarının Devrini Yargıya Taşıdık
10 Ekim 2024, Perşembe -
13.Genişletilmiş Başkanlar Kurulu Sonuç Bildirgesi Yayımlandı
04 Ekim 2024, Cuma -
TCDD Genel Müdürü Veysi Kurt'a Ziyarette Bulunduk
30 Eylül 2024, Pazartesi -
TCDD Taşımacılık A.Ş. Genel Müdürü Ufuk Yalçın'a Hayırlı Olsun Ziyaretinde Bulunduk
30 Eylül 2024, Pazartesi -
TÜRASAŞ Genel Müdürü Selim Koçbay'a Hayırlı Olsun Ziyaretinde Bulunduk
30 Eylül 2024, Pazartesi -
DHMİ Genel Müdürü Enes Çakmak'a Hayırlı Olsun Ziyaretinde Bulunduk.
23 Eylül 2024, Pazartesi -
TASARRUF SERVİSTEN OLMAZ!
02 Eylül 2024, Pazartesi -
TCDD Genel Müdürü Sn. Veysi Kurt’a Ziyaret
26 Ağustos 2024, Pazartesi