Basın açıklamasında konuşan Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Memur-Sen olarak o muazzam iradenin paydaşı, o karanlık gecenin ay ışığı olduk. O gece ‘sen’ ‘ben’ yok, sadece ‘biz’ ve milyonlarca nurlu yüz vardı. Akif’in ‘Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez!’ çağrısına ram olanlar; Darbenin taşeronu FETÖ’ye de FETÖ’nün patronu üst akıl denen küresel çeteye de zilleti yaşattı. O gece istiklal için ‘sela’ okuyanlar, ihanet...

Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, üyeleri için onur, kamu görevlileri için umut olma hüviyetlerini koruyarak, sınırlar ötesine yeni bir soluk olma hedefiyle yol alacaklarını ifade ederek, “Yükümüzün, sorumluluğumuzun farkındayız. Çağı yeniden kurmanın, mazlumların hakkını, insanlığın onurunu korumanın ağır yükünü taşıyoruz. Bunun için sadece yürek yetmez, emek ve bilgi de gerek. O nedenle bugün bu toplantıda sadece bir teşkilat...

104 yıl önce, emperyalist ülkeler, bin yıldır bu toprakları vatan edinmenin bedelini kanı ve canıyla ödemiş milletimizi tarihten silmek, vatanımızı işgal etmek, sömürgeleştirmek için, olanca güç ve imkânlarıyla saldırdığı Çanakkale’de, tarihin akışını, dünyanın dengesini değiştirecek ağır bir yenilgi almıştır.

19 Mayıs, vatanı işgal edilmek istenen, varlığına kastedilen bir milletin, en olumsuz şartlarda bile, yeni bir kurtuluş ve kuruluş mücadelesinin meşalesidir.

Sisi cuntasına karşı cunta mahkemelerinde sürdürdüğü direnişini, aziz ve müstakim duruşunu şehadetle taçlandıran, Mısır’ın meşru Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi öncülerimiz olan şehadet kervanına katılmıştır.

Ağustos, tarih boyunca aziz milletimiz için hep zaferler ayı olmuştur. Malazgirt, Mohaç, Kosova, Çaldıran, Mercidabık gibi büyük zaferlerin yanı sıra Cumhuriyet’e giden çok önemli bir aşama olan ve Anadolu’nun vatan olarak milletimiz adına tescilinin yapıldığı ‘Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ zaferi de bu ayda gerçekleşmiştir. Bir ağustos günü başlayıp neredeyse bin yıl sürdükten sonra yine bir ağustos günü hitama eren savaşlar ve zaferlerde bu ay...

İstiklal Marşı, emperyalist devletlere karşı verilen İstiklal Harbi ve sonrasında kazanılan muhteşem zaferle milletimizin hayata, varlığa ve kendi benliğine ilişkin manifestosudur. İstiklal Marşı’nın TBMM’de millî marş olarak kabul edilmesinin 99. yılını aynı ruh ve bilinçle idrak ediyoruz.

Bir asırlık tecrübeyle kökleşen Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) 100. açılış yıl dönümünü, tüm dünyanın bir salgının kuşatması altında kaldığı önemli ve kritik bir süreçte kutluyoruz.

Milletin Değerleri Sahipsiz, Kurumları Yalnız Değildir. Geçtiğimiz Cuma günü bizzat Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş tarafından irat edilen ve milletimizin büyük çoğunluğunun ortak inancı ve hissiyatını yansıtan Cuma hutbesinde Kur’an hükümlerinden hareketle “neslin, ailenin, nesebin ve sağlığın korunması” dile getirilmiş nikahsız ilişkiler ile sapkın yönelimlerin neden olduğu toplumsal zararlara dikkat çekilerek uyarılarda bulunulmuştur.

Annelik, tüm canlılar için şefkatin, merhametin, fedakârlığın, karşılıksız vermenin, esirgemenin en somut ifadesi olan yüce bir değerdir.

19 Mayıs 1919, ülkemizin ve milletimizin geleceği için bağımsızlık meşalesinin ateşlendiği, millî mücadeleye giden yolda ilk adımın atıldığı ve umudun yeniden canlandırıldığı tarihî bir adımdır.

Hz. Peygamber (S.A.V.) efendimizin müjdesine mazhar olan, çağ kapayıp çağ açan Fatih Sultan Mehmet Han’ı ve Şanlı Ordusunun neferlerini Rahmetle, Minnetle ve Duayla anıyoruz.  

Cumhuriyet; bin yıllık devlet geleneğinin dal budak salarak güncellenmesidir. Emperyalist ve sömürgeci Batılı ülkelerin yok etmek hedefiyle giriştikleri devletin küllerinden yeniden doğuşudur. Bu kutlu doğum, aziz milletimizin canını ve malını hiçe sayan varoluş savaşıyla elde edilmiş eşsiz zaferin müşahhas halidir. 29 Ekim, milletimizin her zorlu koşulda devleti ayakta tutmak için malıyla canıyla ortaya çıkma iradesini göstermesidir. Direniş ve diriliştir.

Berat, kişinin kendisiyle hesaplaşması ve yüzleşmesi demektir. Hesaplaşmak suretiyle yıkıcı duyguları dizginleme, kin, öfke ve nefret gibi kötü duygulardan arınma ve iyiliklere yönelmedir. Çirkinliklerden, haksızlıklardan ve adaletsizliklerden uzak olmaktır. Heva ve hevese, nefse ve şeytanın hilelerine karşı uyanık olma halidir. Berat insanın maddi ve manevi yüklerinden kurtuluşudur, böylece gerçek anlamda özgürlüğe kavuşmasıdır.