DÜNDEN BUGÜNE DEMİRYOLLARIMIZ!

---

29 Ağustos 2012, Çarşamba

Hürriyet Gazetesi Köşe Yazarı Sayın Yılmaz ÖZDİL’in 25 Ağustos tarihli “Ne ördün” başlıklı yazısını uzun yıllar demiryolu içerisinde hizmet eden demiryolcular olarak hayretler içerisinde okumuş bulunuyoruz.

Sayın Özdil yazısında, öncelikle Cumhuriyet dönemine değinerek Atatürk’ün zamanından bahisle; Mustafa Kemal geldi, Demiryolları millileştirildi. Milletin oldu. Vagon fabrikası kuruldu. Okul kuruldu. Demiryolcu yetiştirildi. Tek kuruş borç alınmadan bunların yapıldığını, şu an içinse mevcut hükümeti kast ederek yaptığı kıyaslamayla o zaman da dört katı demiryolu yapıldığını beyan etmiştir.

Yazının sonunda da Edirne’den Ardahan’a hızlı tren için Çinlilerle masaya oturulduğunu, Çinlilerin etap etap döşeyelim dediklerini, hükümetinse komple boydan boya döşeyin dediğini, mevcutta çalışan Kondüktörlerin düdüklerinin Çin malı olduğunu beyan etmiş, Demiryolu güzergâhı üzerindeki koyunların Macaristan’dan ineklerin Uruguay’dan olduğunu tek tesellisinin de Trene bakan öküzlerin yerli olduğunu yazmış.

Sayın Özdil yazdığı yazı ile siyaset kurumuna mesaj yollamış, muhalif bir duruş sergilemek için de Demiryolu ve Demiryolcuları tercih etmiştir. Her ne kadar sendikacı olsak da demiryolcu kimliğimizle bize de söz hakkı düştüğü gerekçesiyle Sayın Özdil’e Demiryolcu olarak seslenmek ve sormak isteriz.

Hızlı tren hatları, yenilenen demiryolu hatları, marmaray, metrolar, YHT setleri ve YHT taşımacılığı gibi ulaştırma hizmetleri Son 50 yıldan bu yana iktidara gelen hükümetler tarafından milletimize sunulsaydı da bu hizmetleri millet olarak o günlerden bu yana alıyor olsaydık daha güzel olmaz mıydı?

Sayın Özdil; Hızlı trene binen Eskişehirli vatandaşımız 1 saat 15 dakikada Ankara’dan Eskişehir’e varıyor. Bu bir nimet değil mi? Acaba bu trene binen Eskişehirli veya diğer illerden vatandaşlarımızın ne kadar umurunda, bindiği trenin ve hattın Türklerle yabancılar tarafından ortak olarak yapıldığı, bunu da sormak ve sorgulamak lazım. Burada mesele gelişen dünya düzenine paralel olarak ülkemiz insanının da bu gelişmelerden faydalanması değil mi? Yani hizmeti sunanın şucu bucu olması bizce önemli değil de sizce ne kadar önemli.

Gelişen teknoloji ile dünya üzerinde ulaşım araçları ile dünya (mecazi anlamda) küçülmüştür. Yabancıların ülkemizde Demiryollarımız ve başka kurumlardan ihale alarak iş yaptığını yazmışsınız. Türk şirketlerinin son 10 yılda dünyaya açıldığını Avrupa’da ve Ortadoğu’da birçok iş alarak bizleri temsil ettiğini de yazmalı bunu da göz ardı etmemelisiniz. Mesele ülkemizde yapılan ve tüm milletimiz tarafından takdir edilen hizmetlerin şunlar veya bunlar tarafından yapılması değil, milletimizin bu hizmetlerden duyduğu memnuniyetin ölçüsüdür. Özellikle Yüksek Hızlı Tren ile demiryollarının vizyonu değişmiş artık tüm illerimiz hızlı trenin kendi illerine de gelmesi özlemini gerek yazılı gerekse görsel basında dillendirmeye başlamışlardır.

25 yıl evvel Demiryollarında iş başı yaptığımızda; Demiryolları ülkemizde bitmiş vaziyette idi. Bir yerden bir yere bir eşya gönderseniz bir aydan aşağıya gitmez, yük ve yolcu taşımacılığında da kimse treni tercih etmez olmuş,ayrıca Demiryolunun araç, ekipman ve malzeme eksiği de hat safhadaydı. Hizmet edecek eleman çok tu. Ancak hizmeti üretecek ne aracımız nede ekipmanımız vardı daha öz bir ifade ile bir demiryolu çalışanı olarak bırakın malzeme bulmayı altımızda oturacak sandalyemiz dahi yoktu. Demiryolcular nöbet tuttukları odalarda Belediyelerin bankları üzerinde oturarak az tren beklemedi, az da nöbet tutmadı.

Ne oldu da son 10 yılda Demiryolu yatırım anlamında şaha kalktı. Bunu sadece mevcuttaki hükümeti methetmek gibi de algılamayın. Demiryollarına en ufak faydayı sağlayan herkesi takdir eder,saygı duyarız. Son 10 yıldan bu yana iş başında olan hükümet ve bu işten sorumlu bakanın ve yöneticilerin Demiryollarına kör bakışının eskilerde olduğu gibi olmadığını bizler biliyoruz. Ve inanıyoruz ki!Demiryolları 10 yıldan bu yana aldığı desteği son 50-60 yıldan bu yana hiçbir hükümetten de almadı. Demiryolcular bu duruma şahittir.Aynı zamanda takdir de etmektedirler.

Sayın Özdil; 2003’ten itibaren Cumhuriyetin ilk yıllarında olduğu gibi ülkemizde demiryolları yeniden devlet politikası olmuştur. Bu gelişmeye paralel olarak Demiryolcu kimliğimizi bir tarafa bırakarak sendikacı kimliğimizle sözü bağlamak gerekirse artık bu saatten sonra hükümetten ve Sayın Ulaştırma bakanından ağır sanayi hizmet kolu olan Demiryolu sektöründe çalışan demiryolcuların madden ve manen daha iyi düzeye gelmeleri anlamında yardımlarını esirgemeyeceklerini de ümit ederek bu kadar gelişme kateden kuruma karşı söylediğiniz sözün çok ağır ve haksız olduğunu da bildirmek isteriz.

                 ULAŞTIRMA MEMUR-SEN