HARRANLI MISINIZ / SENDİKALI MI ?

Merhum Kemal Sunal’ın bir filminde inşaat işçileri sıraya girmiş mutemetten yevmiyesini alıyor.
Mutemet sıradaki her bir işçiye sırasıyla, 300, 300, 300 TL ödeme yapıyor. Sıra Kemal Sunal’a gelince 100 TL ödüyor.
Kemal Sunal; Hepsi bu kadar mı kurban, benim ki niye ötekilerden eksik
Mutemet; Onlar sendikalı
Kemal Sunal; Bende Harranlıyım
Mutemet; Git u..n işine
Kemal Sunal; Patron da sendikalı herhalde…
Filmdeki replik, 40 yıldan bu yana ülkemizin çalışma hayatı gündemine yerleşti. Ve Sendikalı/Harranlı repliği o gün bu gündür de hafızalarımızın unutulmayan bir yerinde kendine yer bulmuştur.
Biz bugün sendikalıyız, ancak sendikalı olmayanların (Harranlıların)uğradıkları haksızlıkları da gidermeye uğraşıyoruz.
Hizmet kolumuzda, amansız bir hizmet yarışı içerisindeyiz.
Mesai kavramı tanımaksızın çalışıyoruz.
Bazen Kurum İdari Kurul (KİK), bazen Kamu Personeli Danışma Kurulu (KPDK) toplantıları, Komisyonlar ve iki yılda bir toplu sözleşme masalarında emek ve hak mücadelemiz amansız bir şekilde devam ediyor.
Tüm bu toplantılara katılmanın tek şartı, sizlerin de bildiği gibi kurum(lar)da yetkili olmaktan geçiyor.
Masada bir tek sendika olur. O DA, YETKİLİ SENDİKADIR. Diğer sendikalar ol(a)maz!
Ve bu sendika, çalışanların adına, üye olsun/olmasın tüm görüşmeleri yapar ve neticelendirir.
En son 2017 yılının birinci KPDK toplantısını gerçekleştirdik.
Bu arada KPDK toplantısı toplu sözleşme masası kadar yasa/masa modunda bir masa değildir. Ancak bu kurulun çalışmaları sonucunda TBMM ye sevk edilerek yasalaşan ve çözülen birçok madde bulunmaktadır.
En son 32 yıllık bir mağduriyet olan KİT’lerde 399/II sayılı cetvele tabi olarak çalışan sözleşmeli personellerin yıllık izinlerinin devri bir önceki KPDK’da alınan kararların yasalaşması ile sağlandı.
Bu kazanım, KPDK masasını önemsizleştirmeye çalışan bazı kesimlere de tabir yerinde ise kapak oldu.
En son yapılan KPDK’da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı açılış konuşmasında,
“2015 yılı toplu sözleşme kazanımlarımızdan olup, ancak bu güne kadar hayata geçirilmeyen ‘Temel Ücret Grupları ve Havacılık Tazminatı’ konularında sıkıntı kalmadığını, bu konunun Ekonomi Koordinasyon Kurulunda (EKK) imzaya açıldığını, kısa bir zamanda sonuçlanacağını” TV başında canlı yayında milyonlara duyurdu.
Güzel bir KPDK başlangıcı ile hemen arkasından diğer taleplerimizle ilgili sunumumuzu da gerçekleştirdik.
Kamu Sen tarafından en son 2007 yılında dillendirilen ve son KPDK’da yeniden gündeme gelen bir konu da dayanışma aidatı konusu oldu.
Belki uzun zamandır dilendirilmeyen bir konu idi; Ancak yapılan her Toplu Sözleşme sonrası teşkilat ziyaretlerimizde sık sık gündeme gelen bu konu KPDK toplantısında konuşularak önemli bir yer aldı. Ancak Kamu Sen tarafından şiddetle karşı çıkılması ile konfederasyon başkanımız tarafından “en son talep eden siz idiniz, ne oldu da itiraz eder duruma geldiniz” denilince, itirazın karşılığı koca bir sessizlik oldu.
Bu konu çok su götürür, ancak sendikalı ve harranlı repliği gibi sendikalı olmanın da bir değeri olmalı. Bizler bunu da sonuna kadar savunmalıyız.
Ancak şu söze dikkatinizi çekmek isterim. Önemli olan tüm çalışanların sendikalı olmasıdır;
Yani sendikasız olmak değil…
Buna mukabil,
Toplu sözleşme, KPDK, Komisyonlar ve tüm kurullarda yetkili sendika olmamız hasebiyle biz varız ve üyelerimizin destek/dualarıyla da var olmaya devam edeceğiz.
Bizler, çalışanlara hizmet etmek adına en iyiyi en doğruyu sunmaya çalışırken ve bu işin yükünü de sırtımıza sarmışken, fırsatçı ve sözde sendikacıların son günlerde yapılan iyi işleri sırtlamaya ve“sırtlan”laşmaya başladıklarını da görür olduk.
Bunlardan bazılarını örnek verecek olursak;
Bunun ilk örneği TCDD çalışanlarının maaş promosyonu görüşmelerinde sergilendi.
Promosyon görüşmelerinin ilk günlerinde aleyhte ne varsa yaptılar. Ancak bizim dediğimiz oldu. 45 gün süren görüşmelerin neticesinde, 3 yıl önce aldığımız 1400 TL promosyon üzerine 1600 TL tek kalemde alarak çalışanlara hediye ettik.
Sizde yalan gani!
Hani promosyon görüşmelerinde çalışanı satmıştık?
Öyle diyordunuz ya!
Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürlüğünde girdiğiniz maaş promosyonu görüşmelerinde 2200 TL’den 2000 TL’ye düşürdünüz. Yetmedi, bir de üç yıla taksitlendirme yaptınız.
Nerede kaldı ağzınız ve söyleminiz ve de fiili eyleminiz?
Yıllık İzinlerin devri fiyaskoydu hani, öyle diyordunuz ya!
Fiyasko dediğiniz izinler elinizde ve dilinizde patladı.
İzinlerin devri sağlandı, hem de geriye dönük 2016 yılı olmak üzere. Acaba teşkilatta çalışanlara konuşma yaparken hiç yüzünüz kızarıyor mu?
Sözleşmeli personelin temel ücret grupları da fiyasko diyordunuz.
En son yapılan KPDK’da Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından, bu konu ile ilgili bir sıkıntı olmadığı belirtilerek Ekonomi Koordinasyon Kurulunda imzaya açıldığı, canlı yayınla TV’lerin karşısında ifade edildi. Yüzünüzde hiç kızarma oldu mu?
Havacılık tazminatına da fiyasko diyordunuz ya!
O da canlı yayında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından KPDK’da açıklandı, hiçbir sıkıntı kalmadı diye. Sahi bu tazminatlar sizin yüzünüzden bu hale gelmedi mi?
Siz, sütten çıkmış ak kaşık modunda gezmeye devam edin.
Çalışanlar “ak mısınız kara mı” iyice sizi bellediler.
2005 yılından, 2013 yılına kadar yetkili sendikasınız.
Sekiz yıllık zaman diliminde havacılık tazminatı ile ilgili olarak bir şey yapamadığınızı “ARFF İçin Ne Yaptılar Ne Yaptık” başlıklı yazınızda itiraf etmiş, acizliğinizi ortaya koymuşsunuz!
Gelin, “O günlerle ilgili olarak yemin verdirelim, bizi müdahil etmeden DHMİ kendi yaptı”demiş, biz bu kadar aciz bir sivil toplum örgütüyüz diye de itiraflarınızı havada uçurmuşsunuz…”
Hayırlı olsun.
Ancak dileğimiz odur ki!
İnsan rakibinin güçlü olmasını ister, ta ki mücadelenin de bir tadı olsun.
“Rakibiniz aciz ise ona merhamet etmekten, onunla mücadele etmeye vaktiniz kalmaz”.
Caka da satsanız, bize yetki verin diye, her yerde cümle de kursanız, sizin ne olduğunuz iyiden iyiye bellendi/bilindi.
Kurduğunuz bu cümlelerin ardından sizin ne olduğunuz geçmişteki karinenizden de belli.
O yüzden, binlerce çalışan ne olduğunuz karşısında net bir tavır takınmış ve yetkiyi sizden almış durumdalar.
Allah aşkına, her sene Mayıs ayında yetkiyi kaybettikten sonra yazdığınız o yazıyı bu yıl da hazırlıyor musunuz?
Ve cümleye başlarken,
“Her türlü baskıya, sürgüne, amirlerin kayırmasına, zulmüne vs” diye bu sene de yazacak mısınız?
Bir sürü kelimeyi ve de kendinizin dahi inanmadığı kelimeleri bir araya getirerek yazdığınız, arkasına da “biz, dik
durabilenlerin sendikasıyız mücadelemize devam ediyoruz” diyecek misiniz?
“Rakibimiz şunu yaptı, bunu yaptı” diye yazacağınız yalan yanlış sahte sözlerinizle dolu yazınızı hazırladınız mı?
İşin özü;
Hani derler ya !
“Çorbada tuzu olanın yemede yüzü olurmuş”.
Ancak, bu açıdan bakınca bunlar, yüzsüzler; Diğer açıdan bakınca da hırsızlar (Emek).
Vel hâsılı kelam bunların hiçbir ölçüsü yok!
Bu güne kadar işlerine geldiği gibi davrandılar.
Bundan sonra da işlerine geldiği gibi davranmaya devam edecekler.
Bunların, elbette ki!
Yoğurdum ekşi diyecek halleri de yok ya!
Bir de öğrenmişler sürekli ağızlarında aynı terane:
“Biz olsaydık” diye cümle kurmaya devam ediyorlar.
Buradan soruyorum...
20 yıl siz oldunuz/vardınız.
Size güvenen insanlara ne verdiniz?
Hangi çabanız insanların aklından çıkmıyor?
Hangi tarih başarılarınızı yazdı?
Kendi menfaatlerinizin haricinde hangi grubun, hangi kitlenin işine yardımcı oldunuz?
Bireysel menfaat sağlamak haricinde, hangi kitlenin/toplumun yarasına merhem oldunuz?
Daha burada birçok hangi, hangi, hangi…
Diye sayabilirim
Sizi herkes tanır oldu. Farkında değil misiniz?
BİZ OLSAYDIK!
Diye başlayan cümleler ağzınıza yakışmadığı gibi sizi komik duruma düşürür oldu artık, farkında değil misiniz?
Maskeleriniz düşeli çok zaman oldu.
Tanınır haldesiniz
Sizi yakinen tanıyanlar da sizin halk arası tabirle “Bir halt olmadığınızı /olamayacağınızı” yakinen bilmektedirler.
Allah’tan korkun, kuldan utanın!
Bu güne kadar sizlere ithafen böyle bir yazıyı kaleme almadım.
Ancak, yaptıklarınız bir değil, bin değil.
O yüzden bu yazıyı kaleme aldım.
Yaptıklarınız ve yazdıklarınızla siz bunu çoktan hak ettiniz.
Ancak, bu güne kadar sustuk yazmadık.
Bir söz var ya;
Edepsiz edepsizlik eder edepli susar,
Edepsiz, kendi susturdum zanneder.
Ancak bilmez ki!
Edepli edebinden susar…
Çalışanlar sorar oldu.
Bu güne kadar;
Kendiniz olabildiniz mi?
Farkında mısınız yazının sonuna geldim.
Ancak, sizlerin hakkında kelamın kötüsünü halen seçmedim.
Sizin yazdığınız yazılarınızda yazım dilinizi ve aynanın karşısına geçerek ağızlarınıza ayar vermenizi de size tavsiye ederim.
Ve size sorarım;
Siz bugüne kadar sendikalı olmanın hakkını ve gereklerini yerine getirebildiniz mi?
Can CANKESEN
Genel Başkan
BÖLÜNEREK DEĞİL, BİRLEŞEREK BÜYÜYECEĞİZ
Çalışkan’dan TCDD AYGM Genel Müdürü Sümbül’e Tebrik Ziyareti
SİHAGUVDER’den Sendikamıza Ziyaret
Güvenlik İş Sendikası’ndan Çalışkan’a Tebrik Ziyareti
Sendikamızdan, Yakup Erol’a Tebrik Ziyareti
Çalışkan’dan TCDD Genel Müdürü Uygun’a Hayırlı Olsun Ziyareti
Genç Memur-Sen’den Çalışkan’a Tebrik Ziyareti
DEMARD’dan Çalışkan’a Hayırlı Olsun Ziyareti
Erzurum Şube Başkanından Çalışkan’a Tebrik Ziyareti
Disiplin Kurulu İlk Toplantısını Yaptı
TCDD Müşavirlerinden Genel Başkan Çalışkan’a Ziyaret
Çankırı İl Temsilciliğinden Genel Başkan Çalışkan’a ziyaret
Eskişehir Şubemizden Tebrik Ziyareti
BÜTÜNLEŞEREK BİRLİKTE VAR OLACAK,
BİRLİKTE KAZANACAĞIZ
Ulaştırma Memur-Sen’inimizin 27 Ocak 2019 tarihinde yapılan 4. Olağanüstü Kongresinde program ve çalışma tarzımıza delegelerimizin teveccühü ile sendikamızın genel yönetim nöbeti bizlere tevdi edilmiştir.